İmamoğlu: Biz kimsenin sinirini bozmayız, sinirini bozan koşullarla mücadele ederiz!
Ekrem İmamoğlu, seçim sonrası süreçte yaşanan bazı konuların kendini üzdüğünü belirterek, günün son basın toplantısında içini döktü: Özellikle, AK Parti seçmenlerine sesleniyorum. Bazı propagandalar yapılıyor, üzülüyorum. Bazı olaylar oluyor, bazı sözler söyleniyor üzülüyorum. Özellikle bir kelime canımı sıkıyor. Artık sosyal medya ciddi bir mecra. Bazı konularla ilgili yorumlar yapılıyor, canım sıkılıyor. Bazısı ‘oy hırsızı’ diye bir şey yazıyor. Benim hırsızlık olarak bildiğim bir tek şey var, o da gönül hırsızlığı. Bu anlamda yalnızca gönül çalarım. Başka hiçbir hırsızlıktan anlamam. Bu kentte yaşayan herkesin gönüllerini kazanmaya geliyorum.” Yıldırım’ın, “Türk halkının sinirlerini sakın bozmayın” cümlesinin de kendisini üzdüğünü vurgulayan İmamoğlu, ”Benim sayemde millet gülüyor ama farkında değiller. Ben, İstanbullu’ya huzur getirdim. Gülümsemem insanların yüzünü güldürüyor. Çocuklar, bana koşarak sarılıyor. Bu benim sorumluluğumu arttırıyor. Mutluluğumun tarifi yok. O yüzden biz kimsenin sinirini bozmayız, sinirini bozan koşullarla mücadele ederiz” dedi.
Ekrem İmamoğlu, Sarıyer Huzur Mahallesi’ndeki CHP İstanbul 2. Bölge Seçim Koordinasyon Merkezi’nde günün ikinci açıklamasını yaptı. İmamoğlu, rakibi Binali Yıldırım’ın açıklamalarından dakikalar sonra kameralar karşısına geçti ve şunları söyledi:
– Seçim süreci elbette devam ediyor. Sürecin uzamasını istemiyoruz. İstanbul gerçekten hizmet bekliyor. İstanbul’un gerçekten çözüme kavuşması gereken çok önemli konuları var. Bugün Beşiktaş ve Eyüp’te dolaştım. Çokça vatandaş bize sokakta taleplerini ilettiler. Görüyorum ki İstanbullu mutlu ve beklentileri yüksek. Bunlar bizim motivasyonumuzu artıyor. O yüzden bu sürecin hızlıca bitmesi lazım. Hızlıca normalleşmemiz lazım. Bizim herkesi mutlu etmek gibi bir hedefimiz var. Her şeyimizle buna hazırız. Örneğin bir vatandaşın bile gözü benden kayıyorsa ”Acaba neden” diye mutsuz oluyorum. Dönüp acaba yakalasam mı diye düşünüyorum. İnsanların illa bir birilerini oy için ikna etmesi değil, konuşması gerekiyor. Aynı kararı vermesi gerekmiyor.
”Herkes kendi fikri ile var olsun”
– Herkes kendi fikri ile var olsun. Demokrasi inşalar için hava su gibi. Mutluluğun önemli bir kaynağı. Biz, bunu talep ediyoruz. Bu kentin gelmiş geçmiş en demokrat belediye başkanı olacağım. Bu her şeyin ötesinde, birçok sorunun çözümü burada yatıyor. Bir şehrin barış ile huzurla inanılmaz bir mutlu kente dönüşmesini sağlamak mümkün. Bunun nasıl olduğunu bizzat yaşamış biriyim. Bir kenti yönetirken, size oy vermeyenlerle ısrarla diyalog kurmanız, her işi yapamayabilirsiniz, ama insanları sürece katmak bir şehrin mutlu olmasını sağlar. Rakibime oy vermiş, her seçmenin yeri benim başımın üstü. Artık o sandığa atılan her oyu bizim için ayrı bir yeri var İnsanlara hizmet etmek konusunda kimin oy verdiğine bakmaksızın çalışacağım.
”Yalnızca gönül çalarım”
– Bu süreçte, kırıcı laflar, bazı sorunlar yaşanmış olabilir kampanya döneminde. Ne için olduğunu da biliyoruz, ama biz içine girmedik karışmadık. Ama bizim hakkımızda oldu. AK Parti seçmenlerine sesleniyorum. Bazı propagandalar yapılıyor, üzülüyorum. Bazı olaylar oluyor, bazı sözler söyleniyor üzülüyorum. Özellikle bir kelime canımı sıkıyor. Artık sosyal medya ciddi bir mecra. Bazı konularla ilgili yorumlar yapılıyor, canım sıkılıyor. Bazısı oy hırsızı diye bir şey yazıyor. Benim bir tek hırsızlık olarak bildiğim bir şey var, o da gönül hırsızlığı. Bu anlamda yalnızca gönül çalarım. Başka hiçbir hırsızlıktan anlamam. Bu kentte yaşayan herkesin gönüllerini kazanmaya geliyorum. Bu hiç zor değil, çünkü hiçbir önyargım yok. AK partili hemşerilerime, dostlarıma, bana da oy vermiş AK Partililerin olduğunu biliyorum. Şuna inansınlar ki asla 3 sınıf muamele görecekleri bir sistem görmeyecekler. Biz asla böyle bir şeyi kabul etmeyiz. Yapmayız.
”Gönüllerini ferah tutsunlar”
– Bakın, 16 milyonluk bir şehri yönetmek de insan kaynağıyla olan ilişkinin bir parçası. Dolayısıyla, İBB’de çalışan herkese müjdeliyorum ki, alın teri akıtan, çalışan herkesin yeri başımın üstüdür. Ben, onlara hükmetmeye gelmiyorum. Bu şehre, ortak çabayla hizmet etmeye geliyorum. Gönüllerini ferah tutsunlar. Benim yüreğimin sıcaklığını hissettikçe, benimle çalışmaktan çok büyük keyif alacaklar. Görecekler ki, adamcılıktan, partizanlıktan çok yorulmuşlar. Bunun farkına varacaklar. Özellikle sosyal haklarına, en üst seviyede bizim dönemimizde kavuşacaklar. Sendikal haklarını koruyarak, özellikle asgari ücretle çalışan çalışanlara vaadimizdi, en düşük ücret 2200 lira olacak. Dolayısıyla biz, İBB’de en düşük ücretin 2200 lira olduğu süreci başlatmış olacağız. Bu bizim seçim sahası vaadimizdi. Zoraki mitinge gitmek yok, kimseyi zoraki mitinge yollamayacağım. Seviyorsa gelsin, sevmiyorsa gelmesin. Kadın çalışanlara 8 Mart’ta kendi belediyemde izin verdim. İBB’de de izin vereceğim.
”Benim sayemde millet gülüyor”
– Gündem olarak bunları konuşmak istiyorum. İBB çalışanlarının sorunlarına temas etmek istiyorum. Zira gündemimiz bu olmalı. Rakibimizin bugün konuşmasında çok önemli bir cümle dikkatimi çekti ve beni üzdü. “Türk halkının sinirlerini sakın bozmayın.” Benim sayemde millet gülüyor ama farkında değiller. Ben, İstanbullu’ya huzur getirdim. Gülümsemem insanların yüzünü güldürüyor. Çocuklar, bana koşarak sarılıyor. Bu benim sorumluluğumu arttırıyor. Mutluluğumun tarifi yok. O yüzden biz kimsenin sinirini bozmayız, sinirini bozan koşullarla mücadele ederiz. Rakibim, keşke bütün gece boyunca bu ülkenin sinirini bozan AA’ya tek bir cümle söyleseydi. Sinirleri biz bozmayız merak etmeyin ama mücadelemizi veririz. Yanlış yapmayın. Kabine üyeleriyle, bakanlarla siz niye toplantı yaparsınız? Biz eşit koşullardayız. Geçmişte bakanlık, başbakanlık yapmış olabilirsiniz ama bitti. Benim istirhamım, yetkilerinizi kullanırken dikkatli olunuz. Bu ülkenin sinirlerini bozmak benim işim değil.
”1 günde 15 canlı yayınla rekor kırdım”
– Genel başkan yardımcısı, ”Bu ülkenin en şaibeli seçimi” diye bu seçimi tanımlayabiliyor. Ne acı. Biz desek, “Muhalefet dedi” derler. Muhalefetin de hakkıdır. Ama bir iktidarın üyesi, bir genel başkan yardımcısı, güvenlik tedbirlerini alan bir partinin genel başkan yardımcısının bunu söylemesi kadar trajikomik bir şey olamaz. Ne için bununla ilgili bir cümle kurmadınız Sayın Yıldırım? Bu kişi, seçime birkaç gün kala, ”En güvenli seçimi yaşayacağız” diyen kişi. Takmışlar “Kendini belediye başkanı olarak tanımladı.” Sayın Binali Yıldırım, çok özür dilerim ama 3 bin oy farkla kazandığınızı topluma o gece açıklayan sizsiniz. Biz, sabırla bekledik. Sabırla, ters giden bilgi sürecinin düzelmesini bekledik, mücadelemizi verdik. Tek tek evraklar üzerinden açıklamalarımızı yaptık. Toplumu bilgilendirdik. Sordum arkadaşlara, Guinnes Rekorlar Kitabı’na bakın 1 günde 15 tane canlı basın toplantısı yapan benden başka biri var mıdır? Belediye başkanı olmadan ödülleri toplamak istiyorum.
”İlçe belediye başkanlarına haksızlık yaptınız”
– Biz, süreci ahlaklı, nitelikli ve gerçekten insanların bilgi alma özgürlüğünün iyi işlemesi noktasında hep duyarlı yönettik. Ama siz, bunu yaptınız. Bununla da kalmadınız, İBB’nin tüm mecralarının tamamına afiş astınız. Bugün diyorsunuz ki “25 belediye kazandık, kutlayamaz mıyız?” O belediye başkan arkadaşlarımla artık ben çalışacağım. Onlara haksızlık yaptınız. Keşke sizin değil de onların fotoğrafını assaydınız.
”Hukuka ve anayasaya inanıyoruz”
– Atam’ın manevi huzurunda deftere yazmış olduğum yazım sıkıntı yarattı. Yaratmasın. Çünkü, benim dayanağım YSK’nın sayfasında gösterdiği sayılar üzerinden ve kendi tutanaklarımız üzerinden elde ettiğimi düşündüğüm haklarımın beyanıdır. Hukuka ve anayasaya inanıyoruz. Bizim 20 bini aşan oy farkını küçümserken, 3 bin oyla kendinizi açıklıyorsunuz. Sayın Devlet Bahçeli’nin “Bir oyla bile kazansanız, kazanmışsınızdır” sözünü size hatırlatayım Sayın Yıldırım.
”Bana gelen bir tebrik yoktur”
– Süreç uzuyor. Haktan, hukuktan yanayız. YSK’nın uygulama maddelerinden yanayız. YSK’nın sürecin uzamaması için yoğun çalıştığını da biliyoruz. Ama lütfen süreci toparlayınız artık. Süreç bellidir, ortadadır. Biz, bizi de 2014’te itirazlar sürerken Ankara’daki adayın başkanlığının kesinleştiği gibi ”pat” diye açıklayın demiyoruz. İtirazlar sürüyorken açıkladınız. Bunu da demiyoruz. Somut olan her itiraz hakkına saygı duyarız. Bizim de var. Biz asla itirazlara karşı gelmedik. Soyut itirazlar doğru değildir. Dolayısıyla somut itirazlar, maddi hatalar düzeltilsin ama biz bu şehrin 16 milyon insanının iradesine saygı duyan, bizim için iradenin dışındaki hiçbir kararın da önemi olmadığını söylemek istiyorum. Efendim biz orada burada tebrik edilmişiz. Benim duyduğum tek tebrik, Cumhurbaşkanı’na gelen resmi tebrikler. Bana gelen bir tebrik yoktur.
”Bu kente çok büyük hizmetler yapacağım”
– Son olarak, sürecin toparlanmak üzere olduğunu görüyorum. Seçim kurullarında, seçimi takip eden vatandaşlarla, gönüllü arkadaşlarımızla, milletvekillerimiz, genel başkan yardımcılarımız süreci takip ediyor. Süreci daha fazla dillendirmeden, konuşturulmadan başlatalım. Ben bu kente çok büyük hizmetler yapacağımı şimdiden hissediyorum. Bir an önce 7/24 İstanbul’un caddelerine ve sokaklarına açılmak istiyorum. Bu sürecin sağlıklı bir şekilde bağlanması için YSK’ya istirham etmiştik.
”Ülke normalleşsin”
– Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu sürece mutlaka katkı sunmalıdır. Bu katkıyı sunarlarsa, bir yanda Sayın Cumhurbaşkanı, aldığı yetkiyle 2023’ün Haziranı’na kadar, birçok ekonomik konuyla daha yakından ilgilenme fırsatı bulacaktır. Ülke normalleşsin, insanlar kim daha iyi hizmet yapıyor baksın. Tarımı, sanayiyi, parkları konuşalım. Normalleşsin ülke. Ayrışmalar bir kenara gidecek, insanlar daha çok selam verecek. Ben bunu görüyorum hissediyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, lütfen bu sürece katkı sununuz ve bu süreci tamamlayınız. İstirham ediyorum. Süreç iyi bir şekilde başlayacak ama uzaması can sıkıyor.