Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, İstanbul Ticaret Üniversitesi Liderlik ve Girişimcilik Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından hazırlanan “Liderler Konuşuyor” programının canlı yayın konuğu oldu. Üniversitenin Youtube kanalında yapılan yayın “Pandemi Sürecinde Yerel Yönetimler ve Önemi” başlığı altında gerçekleştirildi. Video konferansta Öğretim Üyesi Dr. Gencay Karakaya’nın sorularını yanıtlayan Başkan Yılmaz, koronavirüs (Covid-19) ile mücadele çalışmalarını ve tarım projeleri üzerine yapılan faaliyetleri anlattı. İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu da yayına bağlanarak Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz’a katılımları için teşekkür etti.
BAŞKAN YILMAZ: “BELEDİYELER ŞEHRİN ANNELERİDİR”
Belediyelerin önemini anlatan Başkan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: “Sosyal hayattan ekonomiye ve güçler dengesine kadar birçok şeyin derinden etkileyeceğini düşünüyorum. Türkiye önündeki hadiselere bakıp çok hızlı şekilde pozisyon alarak bu krizi en iyi yöneten ülkelerden biri oldu. ‘Biz Bize Yeteriz’ kampanyası veya İçişleri Bakanlığı talimatı ile kurulan ‘Vefa Sosyal Destek Grubu’ ile çok ciddi sosyal sıkıntılar yaşamadan süreci idare edebiliyoruz. Uzun yıllar belediyecilik tecrübesi olan başkanlar ‘Belediyeler şehrin anneleridir.’ diye tabir kullanırlar. Hep veren, koruyan, kollayan, şefkat gösteren, kimin zor günü varsa koşarak yetişen, mutlu biri varsa yine onu paylaşan kurumlardır. Ben bundan mutluluk duyuyorum, gocunmuyorum. Yerel yönetimde görev yapmak zor olduğu kadar da bir o kadar keyifli. Size hayır hasenat yapma kapısını aralayan kurumlar.
“KAMU KAYNAKLARI HEBA EDİLMEMELİ”
Yerel yönetimler Türkiye’de birçok şeyi dengede tutabilen, vatandaşları sosyal olaylarda rahatlatabilen yapılardır. Esasında şunu söylemek istiyorum; Türkiye’deki yerel yönetimler anlayışının kendini çek etmesi lazım. Ayakları daha sağlam basan denk bütçeleri olan, kamunun kıt kaynaklarının heba edilmediği, Hz. Ömer’in adaletinde, garibin gurabanın yanında olan, çıkar çevrelerinin yanında bulunmayan yalnızca vatandaşın yanında olma bilinci ile yönetilmeye ihtiyaç var.”
“VİRÜSLE İLGİLİ TÜM HAZIRLIKLARIMIZI YAPMIŞTIK”
“Belediyelerden beklenti hep fazla. Şu aşamada salgın öncesi ve sonrasındaki ihtiyaçların farklılığı ile ilgili tespitleriniz nedir?” sorusunu cevaplayan Başkan Yılmaz, şöyle devam etti: “Bütün iş yerlerinin kapanması ile vatandaşın tek düşündüğü çocuğunu, kendisini, annesini, babasının karnını doyurabilmek. Üç öğün bir yemeği yiyebilmek, sağlıklı, sıhhatli şekilde kendini koruyabilmek. Bu pandemi ortaya çıkar çıkmaz, daha İstanbul’da ilk vaka görülmeden önce hijyen ile alakalı, dezenfektan işlemleri konusunda bütün programları yapmıştık. Okullardan başlamıştık, pandeminin yayılması ile okullar kapandı. Herkes hazırlıksız yakalandı, esasında haşeratla mücadele, ilaçlama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yetkisinde. İlçe belediyelerinin hiç birinin ilaçlama ekipmanı dahi yoktur. Biz ilk günden itibaren bunlara başladık.
“KAMU KAYNAKLARINI HARCAMA KONUSUNDA CİMRİ BİR BELEDİYE BAŞKANIYIM”
Bu işin bir ekonomik boyutu, bir psikolojik boyutu, birde sosyal boyutu var dedik. Ekonomik boyutla ilgili Allah’a şükür, göreve geldiğimiz günden beri bütçemizi iyi yöneten bir belediyeyiz. Ben de kamu kaynaklarını harcama konusunda cimri bir belediye başkanıyım. Ayın 14’ünde tüm personelimin maaşlarını, dengelerini, ikramiyelerini ödedim, ödeyeceğim.
“MUAZZAM BİR KOORDİNASYONLA, BAŞARILI ŞEKİLDE MÜCADELE EDİYORUZ”
Sosyal boyutuyla alakalı şehrin kaymakamının, belediye başkanının, sağlık müdürünün hepsinin sahada olması gerekiyor. Vatandaş sizi görmek istiyor. Bu sosyal olayı yönetmeniz için sizi bir moral olarak görüyor. İlçe bürokrasisi ile çok ciddi bir çalışma yaptık. Bir çağrı merkezi kurduk, etkin bir hizmet veriyoruz. Arkadaşlarımızı 1’den 5’e çıkardık. 444 20 47’yi arayan hiçbir vatandaşımız ‘Ulaşamadım’ ya da ‘Aradığımda kimse bana hizmet vermedi’ diyemez. Her gün bunların raporlarını alıp tek tek inceliyoruz, dönüş yapıyoruz. 65 yaş üstü ve kronik vatandaşlarımızın pazara gitmeleri, maaşlarını çekmeleri, tansiyonlarının ölçülmesi, her gün iğne olması gereken vatandaşlarımız var. Hepsinin ihtiyaçlarına koşarak hizmet etmeye devam ediyoruz. İBB Başkanını ve genel sekreterini aradım, eleştiri anlamında söylemiyorum, ‘İBB’nin hangi iştiraki varsa, Silivri uzak bir bölge enerjinizi buraya harcamayın, tamamını ben dezenfekte ediyorum’ dedim. Sonrasında onlar da geldi. Tamamen bir koordine içinde muhtarlardan başlayarak yerelin ne kadar önemli olduğunu gördük. Silivri 870 kilometrekare yüzölçümü ile İstanbul’un en büyük ikinci ilçesi. Köydeki tüm ihtiyaçları bizimle beraber muhtarlarımız karşılıyor. Silivri’ye ulaşıp tüm 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlıkları bulunan vatandaşlarımızın emekli maaşlarını çekiyoruz. Vefa Sosyal Destek Grubu’na bir parantez açmak istiyorum. İçinde kaymakamlık belediye, ilçe emniyet, ilçe sağlık ve Kızılay var. Muazzam bir koordinasyonla, başarılı şekilde mücadele ediyoruz.”
“BU MİLLET HER ŞEYİ YAPABİLECEK GÜÇTE”
“Maske kara borsası yaşanır yaşanmaz Mahalle Evleri’mizde günde 1500 maske ürettik. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Dezenfektan konusunda yine burada kimya ve parfüm üreten sanayiciler var. 6000 litre hibe dezenfektan aldık. Bunlara ulaşmadan önce İlçe Emniyet Müdürümüzle iletişime geçerek; biliyorsunuz kaçak alkoller yakalanarak imha ediliyor. 400 litre işlem yapılmış bir alkol miktarı vardı, kaymakam beyle, valimizle, başsavcıyla görüştüm. Tutanak tutularak bir eczacımız ile hiç bedel ödemeden dezenfektan ürettik. Bu millet her şeyi yapabilecek güçte. Bütün sokakları her gün yıkıyoruz. Tabi ki mazot giderimiz oluyor, personelimizin mesai gideri oluyor. 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan 152 idari izinli personelim var. Ama kronik rahatsızlığı olup çalışmak isteyen personel de var.
“CUMHURBAŞKANIMIZA TEŞEKKÜR EDERİM”
En önemli şey gelir kayıpları. Burada Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür etmek istiyorum. Üç ay boyunca İller Bankasına yapılan kesintileri yapmadı. 3 katrilyona yakın aylık kaynak sağlandı demek. Bu da belediyeleri rahatlattı.”
“ÇOK ÖNEMLİ TARIM PROJELERİNİ HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Tarım çalışmaları hakkında konuşan Başkan Yılmaz, İstanbul’u gıda ve hayvancılık konusunda besleyecek tüm parametrelerin Silivri’de bulunduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “Aday olduğumda Silivri’ye bir ‘Marka Kent’ sözü verdim. Silivri, İstanbul’un fethinin başladığı, 7000 yıllık tarihi, 42 km sahili, bunların da ötesinde önümüzdeki yüzyılın en önemli sektörleri olacak olan tarım ve hayvancılık ile 500 km2 ekilebilir, dikilebilir arazisine sahip ilçesi. İstanbul’un kaçış rotası, kafasını dağıtmak isteyen, şehrin egzoz dumanından, kalabalığından uzaklaşmak isteyenlerin gelebileceği, dönerken de organik ürünlerini satın alabileceği bir şehir. Tarım bu marka kentin en önemli lokomotifi dedim. Silivri Tarım Lisesi olan, Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezi’ne sahip bir ilçe. Bunlar daha önceki belediye başkanı zamanında yapılmış ama hepsi kundaktaki bebek gibi kucağımızda. Bakın vizyon çok önemli. Etkin tarım projeleri yapacağımızı söyledim. İlki Silivri’nin organik ürünlerinin satılacağı bir köy pazarıydı. Çok şükür Silivri’nin merkezine kurduk.
“ÜLKE GÜNDEMİNİ TARIMLA MEŞGUL EDECEĞİZ”
Tarımsal Hizmetler Müdürlüğümüzde çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bir Tarım Teknopark hayalim var. Bir üniversite ile görüşüyoruz. Türkiye’deki tek Tarım Teknoparkı kuracağız inşallah. Silivri’nin ekilemeyen, dikilmeyen belediyeye ait tüm arazileri tespit ettirdim. 300 dönüm atalık tohumluk yerli arpa ektirdim. 200 tonluk hasadı 500’er kilo ile dar gelirli çiftçiye bedelsiz dağıtacağım. 30 bin atalık tohumdan fide ürettik, karpuz kavun, patlıcan. Bunları da dağıtacağız. Silivri ile Türkiye’de tarımda öncü olacağız, çiftçilerimize öncü olacağız. Şuan geldiğimiz noktada çiftçiyim dediğinde kız bile vermezler. ‘Köylü milletin efendisindir’ diyen bir Atatürk var, ortaya koyduğu bir vizyon var. Biz tekrar Hollanda’daki çiftçi gibi göğsünü gere gere; ‘Çiftçiyim, hayvancıyım’ diyebilecek bir genç nesil arzu ediyoruz. Silivri’nin köylerinden insanlar merkeze göç ediyor. Biz onları desteklemek zorundayız. Çok güzel şeyler yapacağız, tarımla Türkiye gündemini uzun süre meşgul edeceğiz.”
“SİLİVRİ VAKA SAYISI EN AZ GÖRÜLEN İLÇELERDEN”
“Silivri, Çatalca ile birlikte vaka sayısı en az görülen ilçe. Şöyle bir handikabımız var. 200 bin nüfuslu bir kentiz ama yaz aylarında 600 bin oluyor. Hafta sonları 1 milyon GSM operatörü sinyali alındığı oluyor. İstanbul merkezindeki vatandaşların ikinci ev diye tabir ettiğimiz yazlık evlerine gelmesi ile Silivri’de vaka sayısı biraz arttı. Biz bundan da biraz endişe ediyoruz açıkçası. Ama Silivri Devlet Hastanesi Başhakemi, sağlık personeli ile süreci çok iyi götürdü. Yanılmıyorsam can kaybı Silivri’de 3. Biri lenfoma, bir diğeri ise dördüncü evre akciğer kanseri hastasıydı. İleri derece kronik rahatsızlıkları olan hastalardı.”
“BU MİLLETE HİZMET ETMEKTEN GURUR DUYUYORUM”
“İhtiyaç sahipleri ve yakınları bu süreçte nereye ulaşmalı, süreç nasıl işliyor?” sorusuna yanıt veren Başkan Volkan Yılmaz, “Bir iş bölümümüz var. Kurumlarımızın telefonları bu bağlamda sürekli ulaşılabilir vaziyette. Jandarma, belediye, kaymakamlık ve sivil toplum kuruluşları gibi kurumlar ile çok uyumlu hareket ediyoruz. Cumhurbaşkanlığımızın aracılığı ile yapılan yardımlar, kaymakamlık aracılığıyla sosyal destek ödemeleri devam ediyor. Biz belediye olarak araç desteği, iş gücü sağlıyoruz. Filyasyonla ilgili İlçe Sağlık Müdürlüğü çok ciddi efor sarf ediyor. Belediyeler yine kısaca anne görevinde. Severek söylüyorum bunu, bu millete hizmet etmeyi kendime onur ve gurur kaynağı addediyorum. Örneğin, yemek yapamayan yalnız yaşayan 320 vatandaşımızın iftar yemeğini, ramazan pidesini evlerine götürüyoruz. Gıda Bankamızda her ay 4000 kişiye sosyal yardım yapıyoruz. Şuan sayı iki katına çıkmış durumda. Hiç kimseye sormuyoruz, sosyal tespit yapmıyoruz, başvuru yapan herkesin ihtiyacını görüyoruz. Bunun malı var mı mülkü var mı demiyoruz. İşini kaybetmiş, kirasını ödeyemiyor. Hepsine destek olmaya çalışıyoruz.” dedi.
“BELEDİYELERDE POPÜLİST HARCAMALAR VAR”
Belediyelerdeki bütçe yönetimi konusuna değinen Başkan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’de bütün belediyelerde finans olarak kötü yönetilen bir anlayış var. Oy devşirme, bir sonraki yılda seçilememe korkusu gibi anlayışla yapılan popülist harcamalar hakim. Koronavirüsü kenara bırakarak söylüyorum Türkiye’de deniz bitmiş kara görünmüş, tüm belediyeler vergilerini, sigorta primlerini ödeyemiyor. Kimse bir belediye başkanının afaki borçlanmalara nasıl imza atabileceğini sorgulamıyor. Bence atmamalı. Genel ihtiyaçlar dışındaki harcamalarla yatırımlarla bir onay mekanizması olmalı. Belediyenin bütçesi 3 milyon, borcu 30 milyon! Bu sürdürülebilir bir model değil. Belediyeler doğru yönetildiğinde bütün ihtiyaçları karşılayabilecek kurumlar.
“KENDİ ÇÖPÜNÜ TPOLAYAN TEK BELEDİYEYİZ”
Silivri Belediyesi 39 ilçe belediyesi arasında kendi çöpünü toplayan, ihale etmeyen, kendi araç filosu ile bu hizmeti gerçekleştiren tek belediye. ‘Bu çöpü özelleştirmeden çıkarıp kendim toplayacağım’ dediğimde ‘Sakın öyle bir şey yapma çöpler yığılır kalır’ dediler. Silivri Belediyesi’nin çöpü geçen yıl 18 milyon TL ihale edilmiş. 20 Milyona bunu ihale etseydim, her ay 1 milyon param taşeron firmaya gidecekti. Şimdi aylık ortalama 400 bin TL’ye kendimiz yapıyoruz. Bir yılda 15 milyon tasarruf. 10 yıl belediye başkanlığı yapsam 150 trilyon eski parayla borç olacak belediyeye. 33 tane çöp toplama kamyonu hibe aldım. Bu gibi yapılacak hamlelerle çok ciddi kaynakları spora sanata kültüre rahatça aktarabilirsiniz. Bu borçlanma hadisesi gözden geçirilmeli, bu kadar kolay borçlanamamalı.”
“BODRUM YOKKEN SİLİVRİ VARDI”
Turizmle ilgili hedeflerin sorulması üzerine açıklama yapan Başkan Yılmaz; “Bodrum, Marmaris yokken Silivri, Gümüşyaka vardı. Turizm cennetiydi burası. İSKİ’nin son yatırımları ile denizimiz temizleniyor. 42 km sahilimiz var. Turizm yatırımlarının, İBB plajlarının bu tarafa kaydırılması gerekiyor. 8 yeri İBB’ye sundum. Marka Kent Silivri’nin bir parametresi turizm olacak. Yat limanıyla, plajlarıyla, yelken kulübüyle Silivri’de turizm canlandırabiliriz. Merter’den marşa basınca 40 dakikada Silivri’desiniz. E-5, E-6, Kuzey Otoyolu, Çanakkale Otoyolu hepsinin kesişme yolu Silivri Kınalı. Lojistik olarak çok büyük bir merkez Silivri.” diye konuştu.
“HER KRİZİN ARKASINDA BİR FIRSAT YATAR”
“Yerel yönetimleri salgın sonrasında nasıl bir gelecek bekliyor?” sorusunu yanıtlayan Başkan Yılmaz, son olarak şunları söyledi: “Salgın sonrasında tüm dünyayı zor bir süreç bekliyor. Bu çarkların durmasının bir bedeli olacak. Her krizin arkasında bir fırsat yatar. Türkiye’nin de bu süreçten güçlenerek çıkabilecek bir potansiyeli olduğunu, yaraların hızlıca sarılacağına inanıyorum. Yerel yönetimlerin de düşünmesi gerektiği, kaynakların her zaman bolca gelmeyeceği, kısıtlı imkanlar ile başka hikâyeler yazılması gerektiği veya başka kaynakları kendileri yaratması gerektiğinin farkındalığına ulaşmasını temenni ediyorum.”