Esenyurt Belediyesi ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği işbirliğiyle, Esenyurt’ta göç karşısında yaşanılan sorunlar ve bu sorunlara çözüm yollarıyla ilgili düzenlenen çalıştayda konuşan Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, “Anadolu coğrafyası iyi bir ev sahibidir. Ama onların kendi ülkelerin de yaşamlarına devam etmelerine destek olmalıyız” dedi.

Esenyurt Belediyesi Dış İlişkiler Müdürlüğü ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği İstanbul Saha Ofisi Temsilciliği iş birliğiyle Esenyurt Belediyesi’nde müdürlüklerin göç karşısında yaşadığı sorunlara çözüm yolları ve mültecilerin geçim kaynaklarına erişimi konulu çalıştay gerçekleşti. Esenyurt Belediyesi’nde düzenlenen çalıştaya Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği İstanbul saha ofisi temsilcisi Selçuk Şatana, BM Kıdemli Mülteci Koruma Sorumlusu Avukat İpek Bengüsu ve belediye birim müdürleri katıldı. Uyum stratejileri ve müdürlüklerin en çok karşılaştıkları sorunların ele alındığı programda, Esenyurt Belediyesi’nin mülteci, göçmen ve yabancılara yönelik hizmet ve faaliyetlerde atacağı adımlar üzerine görüşüldü.

“BEN DE BİR GÖÇMENİM”

Dünyadaki gelir dağılımı bozuklukları ve adaletsizliğin göçü doğurduğunu söyleyen Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, “Göç çok bileşenli bir iş. Göçün psikolojisini, ekonomisini, sosyolojisini çok iyi bilmek lazım. Göçün altında plansızlık yatmaktadır. Tabii Atatürk bu konuyu yıllar önce çok güzel analiz etmiş ve “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” demiştir. Dünyadaki gelir dağılımı bozuklukları ve adaletsizlik göçü doğurur. Ben de göçmenim, Ardahan Göle doğumluyum. Buraya gelmemin altında okumak, daha iyi koşullarda yaşamak gibi birçok neden var. Göç ettikten sonra kendimize yeni bir yaşam kurmak üzere bir ev yaptık ve kentin yapısını bozduk. Bunu yaparken sürekli bu bölgedeki yoğunluğu arttırdık” diye konuştu.

“ANADOLU COĞRAFYASI İYİ BİR EV SAHİBİDİR”

Esenyurt’un Türkiye’nin en kalabalık ilçesi olduğunu belirten Başkan Bozkurt, “Meselenin ev sahipliği yapmak meselesinden farklı olduğunu bilmemiz lazım. Göçle ilgili buraya gelen her türlü insanın başımızın üstünde yeri var. Anadolu coğrafyası iyi bir ev sahibidir. Ama biz ev sahibi olmak istiyoruz. Ben bireysel olarak sınırların olmaması gerektiğini düşünüyorum. Fakat nasıl Avrupa’ya giderken kurallar varsa bu ülkeye gelen vatandaşlarında belirli kurallara uyuması gerektiğine inanıyorum. Bu ülkedeki insanların çocukların haklarını korumamız lazım. Biz buradaki göçmenlere zor anlarında yardım eli uzatmalıyız ama ana hedefte, kendi ülkelerin de yaşamlarına devam etmelerine destek olmalıyız. Onların kendi bölgelerine gittiklerinde hayatlarından kopmayacak şekilde yaşamalarını sağlamak boynumuzun borcudur. İlçemizde devletten hiçbir katkı almadan 200 bin göçmenimize hizmet veriyoruz. Ben böyle bir çalıştayı düzenleyen ve göçle ilgili çalışan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.