Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, İBB Meclisi Haziran ayı toplantısı 1. oturumunda yaptığı konuşmada Marmara Denizi’nde yaşanan deniz salyası sorunuyla ilgili tespitlerini, değerlendirmelerini ve çözüm önerilerini sıraladı.
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Haziran ayı meclis toplantısının 1. oturumunda açıklamalarda bulundu. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grubu adına söz alan Başkan Yılmaz, konuşmasında 1 Haziran itibariyle geçilen yeni normalleşme sürecine değinirken, son günlerde spor alanında elde edilen başarılardan da bahsederek sporcuları tebrik etti. Konuşması esnasında önemli gün ve haftalarla ilgili kutlamalarını meclis kürsüsünden dile getiren Başkan Yılmaz, bu ay içerisinde vefat eden mümtaz şahsiyetleri de yad etti. Konuşmasının büyük bir bölümünü Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj (deniz salyası) sorununa ayıran Başkan Volkan Yılmaz, sorunun siyasi çıkar gözetmeden birlikte çözülmesi gerektiğini söylerken yaşanan felakette herkesi sorumluluk almaya davet etti.
“İNSAN ÇEVRESİZ, ÇEVRE DE İNSANSIZ DÜŞÜNÜLEMEZ”
İBB Meclisinde yaptığı konuşmasına, “Marmara Denizi’nde yaşanan çevre felaketiyle ilgili tespitlerimi, değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.” diyerek başlayan Volkan Yılmaz, “Çevre; içinde yaşadığımız, koruyup kollama mecburiyetinde olduğumuz, bizlere miras değil emanet olarak bırakılan ortak bir hazinedir. Maalesef ki 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü Marmara Denizi’nde yaşanan çevre felaketi nedeniyle ülke olarak, millet olarak utanarak, biraz da mahcup bir şekilde karşılamak durumunda kaldık. Mart ayı itibariyle başlayan ve son günlerde kıyılarımızda korkunç bir boyuta ulaşan deniz salyası istilası, bizi çevre üzerinde bir kez daha objektif, dürüst, akılcı ve daha kararlı şekilde düşünmeye sevk etmiştir. Çevresiz insanı, insansız da çevreyi düşünebilmek imkânsızdır. Bu nedenle insan-çevre ilişkisi gerçekçi bir yaklaşımla birbirinden soyutlanamaz. Tarihte insanlar zaman zaman doğayı anlayarak karşılıklı ilişkiler kurmuş, bazı zamanlarda ise doğaya, çevreye ihanetle eş değer yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Bu gerçekler eşliğinde ekopolitik ve sosyopolitik gelişmelere müteakiben ekolojik görüşler çeşitlenmiş, insanla çevre arasındaki ilişkilerin önemi de her geçen gün artmıştır. Bugünkü şartlarda çevre sorunları yalnız çevre kirliliği değil; toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutları olan bir sorunlar yumağı haline gelmiştir. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler ve insanlarımızın refah seviyelerindeki artışlar çevreyi olumlu değil olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Son günlerde kanalizasyon suları ve endüstriyel atıkların uygun arıtma sistemlerinden geçirilmeksizin Marmara Denizi’ne bırakılmasıyla oluşan felaket, insanlarımızı rahatsız etmekle birlikte kaygı verici bir düzeye ulaşmıştır. Deniz salyası Marmara Denizi’ne sadece yatay bir tabaka oluşturmakla kalmamış, dikey tabakayla da deniz hayatını olumsuz etkilemeye devam etmektedir.” ifadelerini kullandı.
“TEMİZ BİR ÇEVREDE YAŞAMAK HER İNSANIN TEMEL HAKKIDIR”
Konuşmasını “Bir çevre felaketiyle karşı karşıya olduğumuz hepimizin malumudur.” diye devam eden Başkan Yılmaz, “MHP Grubu olarak çevreye ayrı bir önem verdiğimizi, bu kapsamda temiz bir çevrede, temiz bir doğada yaşamanın her insanın temel haklarından biri olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Bizim düşüncemize göre çevre sorunlarını; koruma, kollama ve geliştirmeyi öngören, sürdürülebilir bir kalkınma modeliyle aşmak mümkündür. Çevre politikalarımızın temelinde ‘Gelecek nesillere; temiz, yaşanılabilir, doğal ve kültürel değerlerle korunmuş bir dünya bırakmak’ yer almaktadır. Bizlere düşen asıl görev, çevre bilincini ve çevre duyarlılığını tesis etmektir. Bu süreçte Marmara Denizi tam anlamıyla koruma altına alınmalıdır. Şunu aklımızdan asla çıkarmamalıyız: Kirli bir denizin etrafında sağlıklı bir çevre, sağlıklı bir yaşam da olmayacaktır. Sürdürülebilir bir hayat için; ekonomik gelişme hedefi çevrenin yıkımıyla değil, imarı ve ihyasıyla gerçekleştirilmelidir. Bizim milliyetçilik anlayışımızda ‘çevrecilik’ ana eksenlerden birisidir. Çevre demek insanlığın çehresi, medeni olmanın çağrısı demektir. Çevre demek aynı zamanda vatan demektir. Çevreye hürmet; çağın şifrelerini çözmenin, huzurlu ve mutlu bir hayatın ilk şartıdır. MHP Grubu adına; sahillerimizi işgal eden deniz salyasıyla mücadele konusunda alınacak tedbirlere, uygulanacak politikalara samimiyetle destek vereceğimizi, bu ağır sorunlardan ülkemizin ve deniz canlılarının kurtarılması hususunda yapılan ve yapılacak olan her türlü çalışmanın da yanında duracağımızı buradan beyan etmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından açıklanan ve 23 başlık altında toplanan eylem planını, 7/24 esasıyla başlatılan Marmara Denizi’ndeki salya temizleme seferberliğini yürekten destekliyoruz. İBB’nin de bu konuda yaptığı çalışmaları takdirle karşılıyoruz. Geldiğimiz bu aşamada siyasi partilere düşen öncelikli görev bu meseleyi istismar etmemektir. Çünkü deniz salyası belasını yenmek için sabır ve sağduyunun rehberliğine, bunun yanı sıra el birliğine, güç birliğine, hedef birliğine ileri düzeyde ihtiyaç olduğu asla unutulmamalıdır.” diye konuştu.
“BU SORUNUN ÜSTESİNDEN BİRLİK OLURSAK GELEBİLİRİZ”
Marmara Denizi’ne bırakılan evsel ve endüstriyel atıkların tahmini yüzde 60’ının İstanbul’dan bırakıldığını ve problemin ana kaynağının bu tür atıklar olduğunu dile getiren Başkan Volkan Yılmaz, “Bu süreçte İBB yönetimine ve bizlere çok büyük görevler düşmektedir. İstanbul’da günlük yaklaşık 3 milyon metreküp su tüketilmektedir. Bu suların 2,5 milyon metreküpü evsel atık kapsamında denizlere deşarj edilmektedir. Maalesef İstanbul’umuzda evsel ve endüstriyel atıkların çok az bir kısmı ileri biyolojik arıtma tesislerinden geçirilmektedir. Bu durumun önüne geçmek adına Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Marmara’ya kıyısı olan tüm il ve ilçelere ileri biyolojik arıtma tesislerine vereceği destek gibi, İstanbul’da yapılacak yatırımlara da destek olması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca Sayın Valimizin İstanbul’daki denize kıyısı olan 14 ilçe belediye başkanı, bilim kurulu heyetindeki arkadaşlar, kamu personelleri ve Çevre Bakanlığının yetkilileriyle bu hafta yapmış olduğumuz toplantıdaki tutum nedeniyle; hükümetimizin bu çevre felaketiyle parti ayırt etmeksizin, topyekûn mücadele ile tüm il ve ilçe belediyelerinin yanında olacağına inanıyorum. Bu noktada tabi İSKİ’nin yapacağı ileri biyolojik arıtma tesisleri, dere ıslahları, paket arıtmalar gibi çalışmaların da çok büyük önemi bulunuyor. Köylerdeki birçok kanalizasyon sistemi hala arıtılmadan derelere, derelerden de Marmara Denizi’ne akıyor. İSKİ’nin yapacağı bütün yatırımlara MHP Grubu olarak şimdiden destek vermeye hazır olduğumuzu buradan ifade etmek istiyorum.” dedi.
“İMAMOĞLU’NU SORUMLU DAVRANMAYA DAVET EDİYORUM”
“Hiç kimse ‘Marmara Denizi’nde oluşan bu felaketle, bu deniz kirliliğiyle bir siyasi rant elde edebilir miyim? Bir siyasi kazanım çıkarabilir miyim? Ya da rakibim olan siyasi partiye buradan bir yara verebilir miyim?’ mantığıyla hareket etmemelidir.” diyen Başkan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Özellikle İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu bu konuda sorumlu olmaya, sorumlu paylaşımlar yapmaya ve sorumlu demeçler vermeye davet ediyorum. Biz, bu çevre felaketiyle boğuşurken ve fikirde, dilde, eylemde bir olmalıyız derken, geçtiğimiz günlerde Ekrem Bey’in yapmış olduğu bir paylaşım beni ziyadesiyle üzdü. Sosyal medya hesaplarını kim yönetiyor bilmiyorum ama yayınlanan bir videoda şu söyleniyor; ‘Göreve geldiğimizde fark ettik ki meğer İstanbul’daki kanalizasyonların çoğu arıtılmadan denize akıtılıyormuş. İki yıl içerisinde de yaptığımız hizmetlerle gurur duyuyoruz.’ Ben bu süreçte hepimizin bir arada olması, hepimizin aynı masa etrafında oturup bu problemi çözmemiz gereken günlerde bu tarz paylaşımların Sayın İmamoğlu’na bir şey kazandırmayacağını, aksine İstanbul’umuza, yeşile, doğaya ve çevreye zarar vereceğini hatırlatmak istiyorum. MHP Grubu olarak; Marmara’da yaşanan felaketle ilgili mecliste grubu bulunan bütün siyasi partilerle, tüm kurumlarla, hükümetiyle, belediyeleriyle, tüm bileşenlerle, siyasi beklenti veya siyasi çıkar gözetmeden, bir masa etrafında ortak hareket etmeye hazır olduğumuzu buradan bildirmek istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yaşadığımız çevre felaketinin çok kısa sürede aşılacağına inancımın ve kanaatimin tam olduğunu ifade ediyor, yüce meclisi sevgi, saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum.”