İşte İmamoğlu’nun konuşması;
Sevgili İstanbullular, Hanım efendiler, Beyefendiler, Sevgili gençler, Çocuklarımız, bebeklerimiz, dünyanın en güzel şehrinin sakinleri…
Bu şehrin güzelliklerini yaşamaya, bu şehrin nimetlerinden yararlanmaya en çok hakkı olanlar…İstanbul’un gerçek sahipleri; benim güzel hemşerilerim, hepiniz hoş geldiniz.
İstanbul yeni bir başlangıca adım atarken, gelecek güzel günleri hep birlikte karşılayalım istedim.Bir şenliğe, bir bayrama gider gibi, el ele, kol kola olalım, umudumuzu, mutluluğumuzu hep birlikte paylaşalım istedim.Beni kırmadınız, buraya geldiniz. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Sağ olun var olun Bir millet, sevinçte ve kederde ortak olabiliyorsa millettir. Bugün burada bir sevinci paylaşıyoruz ama bir yanımız keder dolu.
Irak sınırında devam eden operasyonlarda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Terörü lanetliyorum! Allah’ım milletimizi terör örgütlerinden korusun. Birliğimiz, bütünlüğümüz daim olsun. Evet, bir millet sevinçte ve kederde ortak olabiliyorsa, millettir. Vatandaşların bir bölümünün sevinci, başka vatandaşların gönlünü kırıyorsa, orada bir sorun var demektir. Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, hiçbir seçim vatandaşlar arasındaki gönül köprülerini yıkmamalıdır.Bunu sağlama görevi de öncelikle siyasetçilerindir.
Seçimlerden sonra birlik, bütünlük, kardeşlik mesajları vermek kolaydır.Zor olan, değerli olan, seçimden önce de ağır ithamlardan, çirkin sözlerden, yakışıksız, mesnetsiz iddialardan uzak bir siyaset yapabilmektir. Rakibinize oy veren milyonları rencide etmek, onlara hakaret etmek birtakım siyasi matematik hesaplarına göre belki size seçimi kazandırabilir.Ama öyle kazanılmış bir seçimi yalnız siz kazanmış olursunuz.
O seçimden millet kazançlı çıkmaz O seçimi vatandaş kazanmış olmaz. Bir lafla kalpleri kırarsınız, bin lafla kazanamazsınız.Ben seçimleri değil kalpleri kazanmayı yeğlerim!
Sevgili İstanbullular,
31 Mart İstanbul yerel seçimleri tarihe geçmiştir. Ve bu seçimden herkesin, ama özellikle de siyasetçilerin alacağı dersler vardır.
Ben size bu seçimden çıkan 3 temel dersi anlatayım:
Birincisi: siyaset her koşulda sevgi, saygı ve centilmenlik içerisinde yapılmalıdır.Hem vatandaşlara, hem de siyasi rakiplere karşı…
İkincisi: siyasetin temel amacı, insanların mutluluğudur. Özellikle de çocuklarımızın mutluluğudur. Siyasetçi öncelikle bu sorumlulukla düşünüp davranmalıdır. Üçüncüsü: herkesin dünya görüşü, değerleri, inançları farklı olabilir.Ama bunları yarıştırmanın, bunları çatıştırmanın adı asla siyaset değildir. Siyaset, kendi değerlerinden, kendi dünya görüşünden, inancından, felsefenden yola çıkarak neyi nasıl yaptığınla, hangi sorunlara nasıl çözümler ürettiğinle ilgili bir şeydir.Bu dersi hiç kimse unutmasın: Siyaset her şeyden çok, çözüm üretme işidir.
31 Mart seçimlerinden bu dersleri çıkaramayanlar bundan sonra asla seçim kazanamazlar, demeyeceğim.Olabilir, elbette onlar da kazanabilirler.
Ama 31 mart seçimlerinden bu dersleri almamış olanlar bundan sonra seçim kazansa da, sonuçta kazanan asla milletimiz olamaz. Kazanan vatandaş olamaz. Bu dersleri ben yalnızca başkaları için dile getiriyor değilim.
Benim de bu 3 noktada eksiğim, yanlışım, zafiyetim varsa mutlaka düzeltmeye, çok daha kaliteli siyaset yapmaya gayret edeceğim.
Çünkü İstanbul’da yeni bir başlangıca imza atacaksak eğer, öncelikle siyaset anlayışını, siyaset yapma biçimini değiştirmek zorundayız.
Yeni nesil bir siyaseti, siyasetin en yeni sürümünü, bu şehre, bu ülkeye hakim kılmak zorundayız.
31 Mart, yeni nesil siyaset anlayışının halkta nasıl büyük bir karşılığı olduğunu göstermiştir.
Ben bu anlayıştan ayrılmadan iş yapmaya, çözüm üretmeye, sonuç almaya devam edeceğim.
Size bunun sözünü veriyorum.
Sevgili hemşehrilerim,
Değerli İstanbullular,
Biliyorsunuz, 31 mart İstanbul seçimlerinin oy sayma işlemi tam 17 gün sürdü.
Gelecekte bu 17 günde yaşananlar ve bu ülkeye yaşatılmak istenenler hakkında çok şey yazılacaktır.
Ben bugün itibariyle hepsini bir kenara bırakmış ve işime, tüm istanbullulara hizmet sorumluluğuma odaklanmış durumdayım.
Ancak şurası çok iyi anlaşılmalıdır:
17 gün boyunca yaşanan ve kısmen bugün hala devam eden gelişmeler, bizi milletçe bir “demokrasi sınavından” geçirmiştir.
Büyük bir mutluluk, büyük bir gururla ifade ediyorum, milletimiz bu demokrasi sınavını başarıyla vermiştir.
Bu muhteşem millet, demokratik olgunluğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Hiç kimse unutmasın; bu ülkede millet ne derse o olur.
Bu ülkede son sözü, gerçek sözü millet söyler.
23 Nisan 1920’den bugüne, bu ülkede son sözü millet söylemiştir.
Ülkenin birliği, çocuklarımızın geleceği için, bugün, yarın ve daima, son sözü millet söyleyecektir.
Herkes bunu bilmeli ve milletin sözünü emir kabul edebilmeli ve içine sindirebilmelidir.
23 Nisan 1920’den bugüne, bizim aldığımız terbiye budur.
Bu vesileyle 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramımızı da kutluyorum.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!
Sevgili İstanbullular,
Kampanyam boyunca söz verdiğim gibi, artık İstanbul’da sadece dini bayramlarda değil, aynı zamanda milli bayramlarda da toplu ulaşım ücretsiz olacak.
Bu uygulamaya en kısa zamanda başlayacağımızı bugün burada huzurunuzda müjdeliyorum.
Sevgili hemşerilerim;
ben, istanbul’a yeni bir başlangıç vaat ederek buraya geldim.
istanbul’a yeni bir başlangıç, şu 5 temel alanda sağlayacağımız anlayış farklılıklarıyla mümkün olacak:
1. İstanbul’a yeni nesil siyaset anlayışı hakim olacak.
2. İstanbul’a yeni nesil belediyecilik anlayışı hakim olacak.
3. İstanbul’a yeni nesil yerel demokrasi anlayışı hakim olacak.
4. İstanbul’a yeni nesil toplumsal birlik anlayışı hakim olacak. ve..
5. İstanbul’a yeni nesil yurttaşlık anlayışı hakim olacak.
Şimdi müsaade ederseniz bu 5 temel felsefeyi biraz daha açmak istiyorum.
Birinci olarak yeni nesil siyaset anlayışından ne anladığımı, adaylığım süresince ortaya koydum.
Vatandaşla arasına fiziki ve duygusal engeller koyan siyasetçilerin devri kapanmıştır.
Vatandaşa karşı kibirle yaklaşan, vatandaşa karşı sevgisiz, saygısız davranan siyasetçilerin devri kapanmıştır.
Vatandaş, bu ülkenin efendisidir.
Siyasetçiler, yöneticiler bu ülkenin hizmetkarlarıdır.
Bundan böyle herkes yerini bilecek, herkes haddini bilecek.
Ben, yeni nesil siyaset anlayışıyla istanbul’u yönetirken, her zaman hukukun üstünlüğünü kabul edeceğim.
Kanunları, kurumları ve kuralları kendi amaçları uğruna eğip büken, kendisi için iyi olanı, herkese dayatan bir yönetici asla olmayacağım.
Başta anayasa ve kanunlar olmak üzere, hukukun temel ve evrensel hükümlerinin kamu eliyle eğilip bükülmesine izin vermeyeceğim.
Kamu otoritesi karşısında vatandaşın güçsüz ve korumasız kalmasından yararlananlara karşı çıkacağım.
Yöneticilik hak ve imkanlarından yararlanarak milli ve manevi değerleri asla istismar etmeyeceğim.
Kimsenin kalbini kırmayacağım.
Kimsenin kalbinin ve gururunun kırılmasına müsaade etmeyeceğim.
Bu ülkenin kurucu değerlerine sonuna kadar bağlı kalacağım.
Bütün bunları yöneticilik ahlakının, vatandaşlık bilincinin doğal bir gereği olarak yapacağım.
Yeni nesil bir siyasetçi olarak korkudan değil, sevgiden yana olacağım.
Bölerek, ayrıştırarak değil, kucaklayarak ve birleştirerek hizmet edeceğim.
2 kutuplu dünyada yetişmiş eski nesil siyasetçiler gibi, korkutarak, herkesten şüphe ederek değil, herkesi yanyana getirerek hizmet edeceğim.
Sevgili hemşehrilerim,
İkinci olarak İstanbul’da yeni nesil belediyecilik anlayışı hakim olacak.
Bu aziz şehirde kente özen gösteren, insana saygı duyan bir belediyecilik hakim olacak.
Yeni nesil belediyecilik anlayışıyla birlikte, yerel yönetimin ne yaptığı kadar, nasıl yaptığı ve kimin için yaptığı da önem kazanacak.
Bu şehirde ben yaptım oldu anlayışı son bulacak.
Danışarak, tartışarak, ortak sese ve ortak akla kulak vererek kararlar vereceğiz.
Yapbozlara, yeşili yok eden, insan sağlığını ihmal eden tüm uygulamalara son vereceğiz.
Bu şehrin nimetlerini asla ganimet sananlardan olmayacağız!
Bu şehirde yeniden akıl, mantık, bilim, sanat ve kültür yükselecek.
Bu şehirde üretim ve yaratıcılık yükselecek.
Bu şehirde, eğitim, istihdam, ekonomi ve teknoloji yükselecek.
Devasa görünen, büyük bütçeli ama gayrı insani projelere değil, insanlarımızın mutluluğuna, refahına ve huzuruna odaklanacağım.
Yeni nesil belediyecilik anlayışıyla, bilişim teknolojilerinin en ileri örnekleri, insan olmanın onuru ve saygınlığını korumak, insani gelişmişliği, yaşam kalitesini artırmak için kullanılacak.
Tartışarak, akla, bilime ve hukuka saygı göstererek bu şehirde yaşayan herkesin uymak zorunda olacağı kurallara karar vereceğiz.
Kimseyi dışlamadan, demokratik yollarla hepimizin ortak çıkarları için bu kentin değişmez kurallarına karar vereceğiz.
O kurallara hep birlikte karar vereceğiz.
İkna olacağız ve uzun yıllar severek isteyerek hepimiz uyacağız.
Yeşile, meydanlara, kent mimarisine, kentsel planlamaya dikkat edeceğiz. ulaşıma, trafiğe odaklanacağız.
Nefes alan kentsel alanlar, yeşil kuşaklar geliştireceğiz.
Bu şehirde yaşayan canlıların, sokak hayvanlarının haklarına saygı göstereceğiz.
Bizim belediyeciliğimiz aynı zamanda hesap veren, şeffaf bir belediyecilik olacak.
Vatandaşın tek bir kuruşunu israf etmeden, oraya buraya hesapsızca saçmadan, yandaşa yoldaşa peş keş çekmeden, bir şehremin, bir emin yönetici hassasiyetiyle harcayacağız.
Kimsesizlerin kimsesi olacağız.
Bu kentin mazlumları, mağdurları, unutulmuşları kalmayacak.
Ama kimsesizlerin kimsesi olmayı bile bir insaniyetle, olağanüstü bir hassasiyetle yapacağız.
Bu şehrin emeklilerinin, engellilerinin hamisi olacağız.
Bu şehirde asla veren el alan eli bilmeyecek.
Sevgili İstanbullular,
Üçüncü olarak İstanbul’da artık yeni nesil yerel demokrasi anlayışı hakim olacak.
Bu kentte yaşayanlar, bu kenti yönetenler kadar söz ve karar sahibi olacak.
İstanbul’u ilgilendiren tüm önemli kararlar herkesin gözü önünde, bilgisi dahilinde, herkesin fikri, önerisi, eleştirisi altında şekillenecek.
Mahalle meclislerinden başlayan, sektörel meclislere kadar uzanan kapsamlı bir demokratik katılım mekanizmasıyla, vatandaşlar, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler kent yönetim sürecinin aktif ortakları haline gelecek.
Hiç kimse benim görüşüm alınmadı, benim sesim duyulmadı demeyecek.
Hiç kimse kendisini bu şehrin dışlanmışı görmeyecek.
Hiç kimse dünyanın en güzel coğrafyasında kurulmuş bu şehri terketme duygusuna kapılmayacak.
Bu şehrin gençleri, kadınları, girişimcileri bu şehrin adil bir şehir olduğunu hissedecekler.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde popülist liderler ne kadar iş başına gelirlerse gelsinler…
Kendi ülkelerinde, hak ve özgürlükleri ne kadar yok etmeye çalışırlarsa çalışsınlar…
Bu şehir ve bu ülkeden yeni bir demokrasi doğacak.
Bu şehir dünyada yerel demokrasinin yükseldiği şehirlerin başında gelecek.
Bu şehrin yaratıcı beyinleri, bu şehir özgürleştikçe, demokratikleştikçe daha üretken olmak için enerjiye sahip olacaklar.
Bu şehrin çocukları yeşil ve yaşanabilir bir çevreye kavuşacak.
Bu şehrin girişimcileri, üreticileri, çalışanları güç kazanacak, kendilerini yürekten istekli hissedecekler.
Bu şehir dünyada bir çekim merkezine dönüşecek.
Bu şehri hep birlikte ayağa kaldıracağız!
Sevgili İstanbullular,
Dördüncü olarak İstanbul’da artık, yeni nesil “toplumsal birlik” anlayışı hakim olacak.
Beni kampanyam boyunca takip edebildiyeseniz bilirsiniz.
Kampanyamda net olarak özetledim:
Bu şehirde 16 milyon vatansever yaşıyor.
Bunu söylerken, hiç kimsenin vatanseverliği diğerinden fazla değil, hiç kimsenin inancı diğerinden üstün değil demek istiyorum!
Benim için bu şehrin her bir ferdi ayrı bir renk, ayrı bir zenginlik.
Benim dönemimde her farklı ses, her farklı renk, her farklı inanış bu şehir için bir risk değil, bir fırsat kabul edilecek.
İstanbul’da artık inançların, yaşam tarzlarının, ideolojilerin, siyasi aidiyetlerin doğrudan ya da dolaylı biçimde hiç kimseye, hiçbir şekilde dayatılması söz konusu olmayacak.
Herkes kendi rengini, kendi kimliğini, kendi benliğini özgürce, eşit ve saygın bir biçimde yaşayacak.
Bu şehir sadece ve tek bir rengin tonlarından oluşmayacak.
Bu şehir rengarenk olacak.
Bu şehir binlerce rengin, armoniyle kaynaştığı, barış ve huzur içinde yaşadığı bir şehir olacak.
Çok renklilikten korkmamayı, çekinmemeyi hep birlikte öğreneceğiz.
Çok renkliliğin, bu şehre ne büyük kazançlar sağlayacağını birlikte göreceğiz, birlikte keşfedeceğiz.
Herkes kendisini özgür hissedecek.
Kimse tehdit altında hissetmeyecek.
Bu şehirde etnik köken üzerinde ayrıştırma, ötekileştirme kalmayacak.
Bu şehirde kimse kendisini azınlık hissetmeyecek.
Herkes, eşit, birinci sınıf, saygıdeğer ve vatansever hemşehrimdir!
Yok artık Türk’ü, Kürd’ü, Lazı, Çerkez’i, Yahudisi, Rum’u, Ermenisi,
Bu şehirde herkes İstanbullu!
Bu memleket için herkes teminattır!
Biz hep birlikte Türk milletiyiz.
Biz bu şehirde yaşanan her inanca saygılıyız!
Her inancı eşit ve makbul kabul ediyoruz.
Bizim için cami, cemevi bir.
Kimse kimsenin inancını ölçmesin.
Kimse kimsenin inancı üzerinden siyaset yapmaya kalkmasın.
Bu şehir, bu millet asla buna müsaade etmez.
Bizim için sinagog, kilise, havra bir.
Bizim için azınlık yok.
Sizler de bizdensiniz, bizimsiniz!
Şehrin farklı ilçelerindeki, farklı gelir gruplarından yurttaşlarımızın kentin nimetlerinden mümkün olduğunca eşit yararlanmalarının önünü açaçagız.
Yok artık kaymak tabakası.
Yok artık varoş!
Çocuklarımızın eşit ve adil fırsatlarda hayata başlamalarına imkân sağlayacağız.
Bu eşitlik, bu özgürlük ortamının besleyip güçlendireceği gerçek bir kardeşlik ortamıyla İstanbul’da güçlü bir toplumsal birlik ve beraberlik duygusu hâkim olacak.
Gelir farklılıklarının yarattığı büyük uçurumlar kamusal iradeyle kapanacak.
Hiç kimse İstanbul’un güzelliklerinden, İstanbul’un nimetlerinden yoksun bırakıldığı duygusuna kapılmayacak.
İstanbul huzura kavuşacak.
Eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin tadına varacak!
Değerli dostlarım,
Sevgili kardeşlerim,
Son olarak istanbul’da artık “yeni nesil yurttaşlık” anlayışı hakim olacak.
Katılım mekanizmalarının genişletilmesine paralel olarak yurttaşların enformasyon ve bilişim teknolojilerine eşit koşullarda erişimi de sağlanacak.
böylece soran, sorgulayan, talep eden, hakkını yedirmeyen yurttaşlar bu kentte eşitliğin ve özgürlüğün tadını çıkaracaklar,.
Kentin sahibi olduklarını hissedecekler.
İstanbul, yeni nesil yurttaşlık bilincinin yükseldiği bir şehir olacak.
Hiç kimse kamu gücünden korkmayacak.
İstanbul büyükşehir belediyesinde hiç bir kamu görevlisi, benim hiç bir çalışma arkadaşım kamu gücünü kendi gücü olarak görmeyecek, kullanmayacak.
Ben onların emeğinin hakkını vereceğim, her birinin alın terine sahip çıkacağım.
Ama onlar da 16 milyon hemşehrime hizmet edecek.
Bana, kişilere, partilere, derneklere, vakıflara asla ama asla hizmet etmeyecekler.
Buna izin vermeyeceğim.
Sevgili İstanbullular,
Özetle ben size, tüm İstanbullulara 21. yüzyıl belediyeciliğini vadediyorum.
Seçim öncesi vaat ettiğim ne varsa hepsini yerine getireceğim.
Ancak ben tek tek bütün İstanbulluların hayatını iyileştirmenin, kolaylaştırmanın yanı sıra bu kentteki ortak yaşam kültürünü dönüştürmek istiyorum.
Bu kentin kadim değerleriyle, maneviyatıyla, tarihsel birikimiyle, binlerce yıl öncesinden fatih sultan Mehmet’e, cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar demokratik ruhuyla, evrensel değerleri buluşturan ve gelecek nesillere aktaracağımız, köklü bir sosyal dönüşümü harekete geçirmeyi amaçlıyorum.
Bunların zaman alacağını, bir anda gerçekleşemeyeceğini biliyorum.
Eninde sonunda varacağımız menzil bu!
özellikle bugünlerde, bir geçiş sürecinde olduğumuzu unutmayın.
Yeni bir anlayışın, bir yeni bakış açısının egemen olması zaman alır.
Bana ve ekibime süre tanıyın. Başaracağız.
Hep birlikte başaracağız. Çünkü başarmak zorundayız!
Sizlerle başaracağız!
Yeni nesil siyaset, yeni nesil belediyecilik, yeni nesil yerel demokrasi, yeni nesil toplumsal birlik ve yeni nesil yurttaşlık anlayışından işte bunun için söz ediyorum.
Çünkü iddiam büyük.
İstanbul’un sorunlarını çözmenin ötesine geçmeyi, İstanbul’da herkes için mutlu ve huzurlu yeni bir hayat kurmayı, yeni bir ortak yaşam kültürü oluşturmayı hedefliyorum.
Evet, bunların büyük iddialar olduğunun gayet iyi farkındayım.
Ancak kendime ve sizlere, 16 milyon hemşehrime güveniyorum!
Seçime girerken, 100 İstanbulludan sadece 15’inin tanıdığı biriydim.
Çok az kimsenin şans tanıdığı bir adaydım.
Ama görüyorsunuz işte bugün buradayım.
Beni bugün buraya getiren şeyin ne olduğunu çok iyi biliyorum.
Ben, doğru yolu bildiğim için bugüne gelebildim.
Bana doğru yolu, “seçimi senin temiz kalbin kazanacak evladım” diyen teyzelerimiz öğretti.
Bana doğru yolu, “iyi yüreğin hiç bozulmasın, insana sevgin hiç eksilmesin” diyen amcalarımız öğretti.
Bana doğru yolu, her şey çok güzel olacak Ekrem abi diyen o genç kardeşim öğretti!
Ben bu yolda yürümekten asla vazgeçmeyeceğim.
Sizler de asla vazgeçmeyin!
Temiz kalplilerin, iyi yüreklilerin, hak yemeyen ama hakkını da yedirmeyenlerin zaferine inanmaktan asla vazgeçmeyin!
Vatandaşa karşı mahcubiyet duygusunu yitirmemiş, gururdan, kibirden uzak yöneticilerin görev yapacağı bir İstanbul ve Türkiye için, asla vazgeçmeyin!
Türkiye’nin yeni normalinin demokrasi, barış, birlik ve kardeşlik olması için, omuz omuza vermekten, mücadele etmekten asla vazgeçmeyin!
Bir seçimi, bir işi, bir pozisyonu kazansanız da kaybetseniz de aldırmayın.
Siz, iyinin ve haklının yanında olmaktan asla vazgeçmeyin!
Ve tabii, sizlerden aldığı güçle, İstanbul için heyecanla çalışmakta olan beni izlemekten, beni denetlemekten, beni eleştirmekten, bana yol göstermekten asla vazgeçmeyin!
Bu ülkenin kurucu değerlerinden, cumhuriyetten ve demokrasiden, Mustafa Kemal Atatürk ve onun çizdiği hedeflerden asla vazgeçmeyin!
Ben vaz geçmeyeceğim!
Vazgeçmeyeceğiz.
Hadi hep birlikte haykıralım:
Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk!
Yaşasın cumhuriyet!
Yaşasın demokrasi!
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!
Sevgili İstanbullular,
Şunu bilin ki, hep birlikte olursak, sırt sırta verirsek çok iddialıyız!
Yurtta sulh, cihanda sulh prensibinde çok iddialıyız!
İstanbul’daki barış iddiası, yakın coğrafyamıza, Avrupa’ya ve dünyaya en etkili mesajdır.
sevgili hemşerilerim,
Bu eşsiz kenti, tarihsel özünü muhafaza ederek, evrensel değerlerin ve insanlığın ortak kültürünün gelişimine çok değerli katkılar sunan bir “dünya başkenti” haline getirmeye kararlıyım.
Açığa çıkması için gerekli koşullar sağlandığında, İstanbul’un o eşsiz, o harika enerjisinin bütün dünyaya iyi geleceğine eminim.
Bu hedefler için yol arkadaşlığınıza talibim.
Bu şehrin yüreği büyük çocuklarımızın yol arkadaşlığına talibim.
Bu şehrin geleceği pırıl pırıl gençlerimizin Ekrem abisi olamaya, yol arkadaşlığına talibim.
Bu şehrin aydınlık yüzü kadınlarının, yol arkadaşlığına talibim.
Bu şehrin sanatçılarının, aydınlarının, girişimcilerinin, emekçilerinin, emeklilerinin yol arkadaşlığına talibim.
Her yaştan ve her inanıştan hemşehrilerimin yol arkadaşlığına talibim!
Var mısınız? Tökezlesek bile yeniden ayağa kalkmaya, birbirimizin elinden tutup ayağa kaldırmaya var mısınız?
Seçim kampanyama başlarken, “beni tanıdıkça çok seveceksiniz demiştim.
Şimdi çok daha fazlasını söylüyorum.
Şimdi diyorum ki, “nasıl çalıştığımı gördükçe beni daha da çok seveceksiniz!”
Allah utandırmasın!
Allah, sözlerimin ağırlığı altında boynumu eğdirmesin.
Sözlerime son verirken, bu pazar günü şehrin her bir ilçesinden buraya geldiğiniz için…
Farklı siyasi düşünceden olsanız bile beni bugün burada desteklediğiniz için…
Hatta ülkemizin dört bir yanından beni onurlandırdığınız için…
Sizlere minnettar olduğumu bir kez daha dile getirmek istiyorum.
Teşekkürler İstanbul. Teşekkürler Türkiye. Hepinizi çok seviyorum. Hepinizi kucaklıyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla muhabbetle selamlıyorum.